Kendisinin son dönemde yaptıklarına isim bulasım geldiğinde şöyle demek geliyor hep içimden: “Angelic Research on a Failed Society“.

20 yılın, kendi deyimi ile amatör fotoğrafçılık birikimini nereye boşaltacağını bulmuş bir tıp doktoru Erdal Kınacı; ne mutlu ona. Benim gözümde şu günlükte big-photographers tagı ile işaretlenmiş yazılarda adı anılan yılların fotoğrafçılarından pek de farkı yok. Henüz kendisi ile tanışma fırsatını yakalayamamış olanlar fotoğraflarına bakıp ne demek istediğimi anlayabilirler.

Bir çoğunuzun duyduğunu tahmin ettiğim bir şey daha var bu sıralar gündemde: kendisi National Geographic dergisinin düzenlediği uluslararası bir yarışmanın insan kategorisinde birincilik ödülü aldı. Kimileri için sürpriz olan bu haber benim için yaklaşık iki yıldır beklenen bir şey idi açıkçası. “Erdal Kınacı’nın böylesine büyük bir yarışmada birinci olmasına çok şaşırdım” diyemem, hem kendisi için hem de onu tanıma şansı yakalamış bir neslin içinde olduğumdan ötürü kendim için çok sevindim. Bendeniz bu gelişmeyi Erdal Kınacı için bir başlangıç olarak değerlendiriyor.

Ayrıca yine Meren kulunuz, bu günlüğün sahibi olan ve bu satırları yazan şahıs, Fotokritik‘te Erdal Kınacı’dan aşağıdaki fotoğrafı ile ilgili şunları duymuş olmanın haklı gururunu yaşıyor, sizinle de paylaşmak istiyor:

Merhaba;

inbox unda fotokritik ile ilgili bir takım yazılar,yorumlar görmekten hoşlanmadığını biliyorum :) Bu siteye üye olduktan sonra garip davranış biçimleri sergiler olduğumu farkettim, bu nedenle belki de en doğrusunu yapıyorsun…

Seninle “yok yere” talihsiz yazışmalarımız oldu. Bir yandan sitede fotoğraflarını en beğendiğim kullanıcı sen iken öte yandan sana karşı tavır alıp kırıcı laflar etmek (karşılıklı :)) yukarıda bahsettiğim garip davranışlar için bir örnek…

Az önce de söylediğim gibi fotoğraflarını, tekniğini çok beğeniyorum, yorum yazdığım bu fotoğrafın ise gördüğüm en güzel fotoğraflardan biri…

Gerek klinikte gerek evde “fotoğraf nedir” sorusuna gösterdiğim ve “işte budur” dediğim bir fotoğrafı çeken insana bunları iletmek gerektiğini düşündüğümden bu satırları yazmak gereğini hissettim…

Selamlar

Erdal Kınacı

Elbette samimiyetinden hiç şüphe etmesem de kendisinin bu nazik sözlerini sadece birer iltifat olarak addediyorum. Fakat Erdal Kınacı’nın onca fotoğrafı dururken insanların “fotoğraf nedir” sorularına bir başkasının fotoğrafını göstererek yanıt verdiğini ulu-orta söyleyecek kadar mütevazi olması, onun ne yazık ki hiç bir zaman hak ettiklerinin tamamını alamayacak kadar büyük bir insan olduğunun ispatıdır benim nazarımda.

Ayrıca kendisinin çektiği ve Fotokritik’e yüklediği bir fotoğrafı altındaki tartışmaları okuduktan sonra kendimi yazmak zorunda hissettiğim ve aşağıda yer verdiğim yorum da bence Erdal Kınacı’nın nasıl bir halk insanı olduğunu, anlamamalarından ve yadırgamalarından korkmadan insanlarla bir arada olmayı tercih ettiğini gösterdiği gibi benim onun hakkındaki diğer bazı düşüncelerimi de ihtiva etmektedir:

Bu fotoğraf eski yerinde değil, bulur bulmaz yazıyı güncelleyeceğim

Bir diğer Erdal Kınacı klasiği. Kompozisyonu ile, ışığı ile, estetiği ile fakat en çok da anlattıkları ile “beni Erdal Kınacı çekti” diye bağırıyor.

Öte yandan şu fotoğrafın belli bir yüzdesini kaplayan meme’ye ekstra bir ehemmiyet veren, ona yoğunlaşan ve bu fotoğrafı yadırgayan, “beklemezdim” diyen insanlar beni şaşırtmıyor. Siz bana az sonra söyleyeceğim şey için kızadurun, ben sessizce mırıldanayım: “sanat neyse ki her daim zamanının ötesinde kaldığına şahit olduğumuz bir şey, kendisini öyle kıymetlendiriyor meret”..

Benim gözümde “Kafama Vurdu” nasıl bir fotoğrafsa, “İbrahim” nasıl bir fotoğrafsa bu da öyle bir fotoğraf.

Erdal Kınacı’nın çektiği fotoğraflara bakıp, Erdal Kınacı’nın o fotoğrafları insanlar “ne cici teyze”, “kadın ne komik ayol”, “hanım koş adamın tipi çok enteresan”, “nasıl buluyor bu insanları bu adam” desinler ya da “fotoğraflarını insanlar çok sevsinler” diye çektiğini sananlar elbet şaşırırlar bu fotoğrafı görünce.

Bu fotoğrafta meme görenleri eleştirmek istiyor canım. Fakat burası fotoğrafı eleştirme yeri. Bu yüzden eleştiremiyorum ağız tadı ile. Hem eleştirsem ne olacak, o da ayrı bir konu.

Neyse ki Erdal Kınacı büyük bir fotoğrafçı, hem insanlara ne görmek istediklerini bildiklerine dair güvenmesi gerekmediğini bilecek kadar hem de kimsenin yadırgamasını umursamayacak kadar deneyimli.

Bu yüzden O, kendi göstermek istediğini çekmeye devam edecek, ve biz de onun değerlerine, teorilerine, yargılarına, inandıklarına, savunduklarına, protesto ettiklerine, işaret ettiklerine, hatırlattıklarına, hatıralarına fotoğrafları ile açtığı pencerelerden şahitlik edeceğiz.

Bir amacı var, fotoğraf ile kuracağı cümleleri var; ne mutlu ona.

Bonus olarak da ne mutlu görmeyi bilene ve elbette ne mutlu anlamanın önemini anlayacak kadar anlamayı anlamış olana.

Selamlar.

Bir abi, bir dost, bir idol gibi bir şey, kısacası bir fenomendir benim gözümde bu günlük girdisinin başlığında ismi zikredilen şahıs.

Bir üst paragrafta kendisine yakıştırdığım sıfatları gördükten sonra objektifliğime ne kadar güvenirsiniz bilmiyorum fakat, mümkün olduğunca objektif bir değerlendirme ile Erdal Kınacı bence takip edilmesi, kıymetlendirilmesi gereken büyük bir fotoğrafçıdır (muhtmelen Türkiye’nin kimi “gerçek” fotoğrafçıları aksini ispatlamak için binbir bahane bulacak olsalar da, hakikaten öyledir).