Bir yılı aşkın süredir “hayırlı bir amaç uğruna” uzattığım saçlarımı dün nihayet kestim. Hayırlı amaç ise, kanser tedavisi gören ve kemoterapi sürecinde saçlarını kaybeden kişilerin verdiği savaşa sağlıklı ve saç üretebilen bir birey olarak bir nebze de olsa destek olmak idi.

Amerika’da faaliyet gösteren ve kâr amacı gütmeyen organizasyonlar var. Belirli bir uzunluğun üzerindeki saçlarınızı belirttikleri şekilde kesip kendilerine gönderdiğiniz zaman, bu saçları kanser tedavisi gören kişilerin kullanabileceği hale getirip kendilerine ulaştırıyorlar. Bunun ardındaki düşünce de, hem maddi hem de psikolojik olarak çok yorucu olan kanser ile savaş sürecindeki hastaların, en azından saçlarını kaybetmiş olmalarından doğan psikolojik çöküntülerine merhem olmaya çalışmak.

Bir yıl kadar önce sıradan saç kesmelerimden birisini yaparken rastlantı eseri Google’da rastladım böyle bir şeyin varlığına. Kadınların güzelliklerinin önemli bir parçası olarak gördükleri saçlarını kolay kolay böyle bir şey için kesemeyeceklerini düşündüğümden “e bari ben uzatayım, kesip gönderirim ki, n’olcak” dedim ve saçlarımı kesmekten vazgeçtim. Küçük, ama insanın kendisini yeniden insan gibi hissetmesini sağlayan şeylerden birisi.

Aslında önce çocuklar için bağışlayacaktım (sadece lösemi hastalarının kullanabileceği şekilde de bağışlayabiliyorsunuz), fakat daha sonra herhangi bir kanser hastasının kullanabilmesi için bağışlamaya karar verdim.

Yarın dikkatle kestiğim saçlarımı Pantene isimli firmaya gönderiyorum. İsterseniz siz de yapabilirsiniz. Saçınızın at kuyruğu yaptığınızda 22 santimden uzun olması yeterli (ve gerekli). Kesme işini ve saç bağışını nasıl yapabileceğiniz bu adresten ulaşabileceğiniz belgede adım adım anlatılıyor. Ne yazık ki İngilizce, fakat bilen birilerinden yardım alabilirsiniz (sayfa arada bir güncellendiği için Türkçe’ye çevirmemenin daha hayırlı olduğuna kanaât getirdim). Gönderi adresi de sayfada mevcut.

Bugün itibarı ile (Eylül 2013), ne yazık ki Türkiye’de bu tip bir çalışma yok (LÖSEV’in bağış listesine buradan ulaşabilirsiniz, fakat yine Eylül 2013 tarihi itibarı ile bu liste saç bağışını kapsamıyor, daha kapsamlı bilgisi olan bana yol gösterebilirse çok sevinirim).

***

Saçlarımı keserken boş durmadım ve geçirdiğim evrimi sizin için belgeledim. Fotoğraflar kişiliğimin nasıl yeniden şekillendiğini çok güzel gösteriyorlar (hehe). Daha sonra bakarken “ben iki fotoğrafta da kameraya aynı şekilde baktığımı sanıyordum” diyerek şaşkınlığımı dile getirdim (evde yalnız olduğum için kimse duymadı (bu arada, zaman zaman çok ilgisiz konularda kendi kendime konuşmaya başlar oldum yalnızken (yaşlılık tabi), sözleri olmayan anlamsız şarkılar mırıldanırken, etrafımdaki nesnelere akıl verip onları uyarırken yakalıyorum bazen kendimi (geçen gün de arada bir duyduğum gaipten gelen seslerin ardında Exploding Head Syndrome denen nörolojik bir sıradışılık olduğunu öğrendim; git gide yüzeye çıkan gizli bir hastalığım varmış, aslında deliymişim filan gibi heyecanlanıp kendimi kafamda bir huni ile filan hayal ediyorum arada))).

Evet. Gaz ve toz bulutu:

Kullanılabilir saçların kesilmesinin ardından ikinci lig futbolcusu ara formu (“madem evrim teyorisi gerçek, ara formlar nerede?” diyenler için gelsin):

  • Nasılsa birisi sorar diye önceden aydınlığa kavuşturayım istedim; T-Shirt’ün üzerinde “Genghis Khan and his Mongol Horde, Jin Dynasty Tour, 1211-1215” yazıyor.
  • Fotoğraf çekimi esnasında bana yardım etmek için lab’daki deneylerini yarım bırakıp gelen Duygu kişisine bir kez de huzurlarınızda teşekkür etmek isterim.