Çünkü Bir Motorsikleti İşte O Kadar Sevmek
22/09/2010, 02:47
Yanaklarından yaşlar süzülüyordu.
![]() |
“Mücevherlerini, en sevdiği mobilayaları, hatta bir keresinde karne ile aldığı eti bile sattım –sırf kendime sigara alabilmek için,” dedi.
“Hepimiz utandığımız şeyler yaptık,” dedim.
“Sigarayı onun hatırı için bırakmazdım,” dedi Heinz.
“Hepimizin kötü alışkanlıkları var,” dedim.
“Apartmanı vuran bomba onu öldürüp beni bir motorsiklet dışında hiçbir şeysiz bıraktığında,” dedi, “karaborsacı adam motorsiklet karşılığında bana 4000 sigara vermeyi teklif etti“.
“Biliyorum,” dedim. Bunu her sarhoş olduğunda söylerdi.
“Ve bir anda sigarayı bıraktım“, dedi, “çünkü motorsikleti işte o kadar sevdim“.
“Hepimiz bir şeylere sarılıyoruz,” dedim.
“Yanlış şeylere–” dedi, “ve sarılmalara çok geç başlıyoruz. Sana, inanmak için var olan herşey içinden gerçekten inandığım tek şeyi söyleyeceğim“.
“Tamam,” dedim.
“İnsanların hepsi deli,” dedi. “Herhangi bir şeyi herhangi bir zamanda yaparlar, ve sebep arayanlara Tanrı yardımcı olsun“.
***
Kurt Vonnegut‘ın Mother Night isimli romanı, 21. bölümde bir yerler…
Tags: ikinci dünya savaşı, kurt vonnegut, mother night, sigara, yazar
September 22nd, 2010 at 03:12
sen nasıl da güçlü bir yazarsın!
September 22nd, 2010 at 03:18
Ben de okuyunca aynen öyle dedim. Oğuz Atay bir, Kurt Vonnegut iki.
September 22nd, 2010 at 07:52
:)))) oğuz atay okuyamadım ben. zor o bana. vonnegutu sanırım okurum
September 22nd, 2010 at 08:14
Oğuz Atay’ı ilk kez okuduğumda ağzım açık kalmıştı. Kendime gelmeden ikinci kereye geçmek istemedim.
Kurt Vonnegut’u henüz hiç okumadım ama bu yazın iki etti. Alıp okumak farz oldu. :)
September 22nd, 2010 at 10:13
Burayı her geçen gün daha çok seviyorum…
September 22nd, 2010 at 10:13
Bu fotoğraf o kadar çok şey çağrıştırdı ki bana. Şimdi yazmak için enerjim yok belki sonra…Bugün kü Ayşe Arman’ın yazısına takıldım. Kusura bakma. Yazıda adi geçen çocukları düşünmeden edemiyorum..:( http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15836133.asp?yazarid=12&gid=61
September 22nd, 2010 at 12:19
Meraktan, çevirmen kim?
September 22nd, 2010 at 12:38
“dünya uzaylıların akıl hastanesidir” demiş Vonnegut.
sonrasında da böyle bir yazıyı görünce neden böyle dediğini çok iyi anlıyorum. ben yine fotoğrafı merak ettim Meren? tarz sana benziyor ama emin olamadım şimdi..
September 22nd, 2010 at 13:12
Bende fotoğraf ile ilgili bir şey sormak istiyorum.Net alan derinliği dışında kalan yerlerde yuvarlak lekeler var.Koyusu var açığı var.Nedir onlar?Nedir?Toz?Ha?Ne?
September 22nd, 2010 at 15:42
Bu paragrafı ben kişisi çevirdi. Kitabın kendisi Türkçe’ye çevrilmiştir diye tahmin ediyorum.
Uğur, fotoğraf bana ait (diğer durumda kesinlikle fotoğraf altında belirtiyorum). Müjdatçığım, o yuvarlak lekeler toz (makkuro kurosuke). Net olmayan alan derinliğinin belirli bir aralığında böyle tatlı hareler oluşturuyor noktasal ışık kaynakları (noktasal ışık kaynağı ~= ışığı yansıtan noktasal yüzey). Biraz uzakta olsalar esameleri okunmayacak (çünkü çok dağılmış olacaklar), biraz yakın olsalar net olacaklar, filan. Her şey pamuk ipliğine bağlı. Peehh.
September 23rd, 2010 at 15:39
Fotografi ilk gordugumde ardindan boyle bir alinti beklemiyordum. Pek etkiledi beni. Ben simdi yarin Robinson Crusoe’da bu romani bir elime alayim bulabilirsem..
September 23rd, 2010 at 17:26
Meren, lanet olsun sana :’(
September 26th, 2010 at 21:55
NTVMSBC röportajı sayesinde ulaştım bu sayfaya; şaşırdım, değişik buldum. Fotoğraf da sarsıcı ama asıl merak ettiğim fotoğrafla ilgili olarak: bu izmaritler böyle özene bözene içilerek fotoğraf için mi yaratıldı? Yoksa başka başka içicilerin kültablalarından mı toplandı? Gerçekten merak ettim?
September 26th, 2010 at 22:03
Tabi bir fotoğraf görüp sonra fotoğrafla ilgili bu kadar özel bir soru sormak fotoğrafı çekene ulaşabilme şımarıklığından kaynaklanıyor olabilir, bu da hoşgörüle…
September 26th, 2010 at 22:04
Hayır, ne yazık ki bu izmaritler fotoğraf için yaratılmadı (keşke öyle olsaydı, fakat hem kurgu fotoğraf sevmiyorum hem de kimileri için hayat bu izmaritlerin birikeceği kadar kırıcı).
Bu izmaritler bir-iki ay gibi bir sürede bir arkadaşım tarafından içilen sigaraların izmaritleri. Bu fotoğrafın çekildiği yere sadece birkaç metre uzaklıktaki çöp tenekesine boşalt(a)madığı izmaritlikler. Bazen hepimizin hissettiği türden bir çaresizlik, anlamsız bir çıkmaz işte.
September 26th, 2010 at 23:30
İyi ki iyi ki öyle olmamış, onlar görmüş geçirmiş, anıları olan izmaritler, ben bunu hayal etmiştim. Diğer türlüsü zaten izmaritleri çaresiz kılmazdı. Bir de 11 Eylül saldırılarında Amerikalıları korkutan dumanlar vardı, korkunç insan şekillerine benzeyen. Farkettiniz mi bilmem cam bardağın içinde, sigara içe içe ölmüş ters bir insan başı resmolmuş…
September 27th, 2010 at 01:08
keyifli güzel bir siten var.. umarım bizim medyanın parlattığı yıldızın yutmaz seni..
September 27th, 2010 at 04:42
Yazıyı okuyunca sarsıldım gerçekten.Ayrıca Meren, senin bu Oğuz Atay hayranlığın merakımı cezbetti ve Oğuz Atayı okumaya karar verdim.Biraz önce Tutunamayanlar’ı sipariş verdim.Okuduktan sonra fikrimi paylaşıcam seninle. ;)
Bu arada bu gün senin Ntvmsnbc’deki haberini görünce çok şaşırdım ve mutlu oldum.Pek bi havalısın bu gün :)
Selamlar..
September 27th, 2010 at 05:04
barış,
Bu samimi temenni için teşekkür ediyorum; fakat eğer dışarıdan medya ile iyi ilişkiler içerisinde olabilecek bir insan izlenimi uyandırıyorsam gerçekten yazık bana.
Safa,
Ne mutlu bana! O kitabı ilk kez okuyacağın için de çok şanslısın bence ;)
Sevgi, selam.
September 27th, 2010 at 08:41
Bir de hazır Oğuz Atay’ın “tutunamayanlar” ından bahsetmişken içimden bu fotoğrafı ilk gördüğümde ”tutunamayanlar” ismi koyduğumu da belirteyim.
September 28th, 2010 at 12:36
Ben de o kadar seveceğim umarım.
Sevgi gösterimi süresince olabildiğince az kırığa sahip olmak da temennim :)
September 28th, 2010 at 22:44
Yazıyla fotoğrafın buluşması nasıl oldu merakta kaldım gerçekten. Yazı mı fotoğrafı getirdi yoksa fotoğrafı mı yazıyı anımsattı veya ortada mı buluştular? Bence asıl ilginç olan ruh halimizin grafiğe dökülmesi.
October 2nd, 2010 at 23:29
Bir önerim olcak nacizane..Yorumlara da yorum yapabilsek mesela.Zira kurgu fotoğrafları ben de sevmiyorum;izmaritlerin nasıl ortaya çıktığını anlatman harikulade.Sen böyle de güçlü bir yazarsın .
October 13th, 2010 at 11:24
Tebrik. Guzel yazilari cok kiskaniyorum nokta
Duygu korsan bildirinin altina ben de imzami atiyorum, aylardir bekliyoruz nokta Yazamiyorsan eger, sana memleketten ceviz ezmesi gondereyim sifa olsun amin
March 17th, 2012 at 17:19
Kaçıncıya oldu dönüp dönüp okuyorum bu sayfayı.
Off ya. :(
May 5th, 2012 at 17:19
Sigara, babamın içip attığı sigara vızzıığı olarak nitelendirdiğimiz kısmını yakardık çakmakla küçüklüğümüzde içerdik . :) Babamıza özenirdik kardeşimle. Sigara başka bir hayattı sonra iğrendik nedense içmedik ve toplamadık sigara vızzıklarını :( … Şimdiyse hayatımızda ne sigara ne alkol var …
July 17th, 2014 at 15:46
Bu kitabı en nihayet aldım ve okuyorum. Kurt Vonnegut için sana teşekkür etmem gerek. Oğuz Atay için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oğuz Atay’ı anlamaya benim eski işlemci yetmedi.