Jason Ricci
Jason Ricci, Gürer Özen sayesinde keşfettiğim harika insanlardan birisi (Gürer sayesinde keşfettiğim diğer harikalıklardan ilk aklıma gelenler arasında Ricky Jay ve Boys Anılar‘ı sayabilirim, siz de Gürer’in ne kadar şaheser bir insan olduğunu anlayabilirsiniz). Gürer’in mızıka çalmaya olan ilgisi sayesinde hayatımıza girmiş olan bu mızıka virtüozunun New Orleans’ta bir konseri vardı geçen gün.
Konser olayına geçmeden önce mızıka çalmayı bilenlerin çok etkileneceğini tahmin ettiğim aşağıdaki videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum (bu videoları Vimeo’da bulamadığım için hep YouTube’den gidiyorum, erişemeyi halâ bilmeyenler kusura bakmasınlar):
Zaman içerisinde YouTube’deki neredeyse tüm videolarını izledim, izledikçe daha çok sevdim Jason Ricci’yi. Hem çalma tekniklerini hem de mızıka modifikasyonlarını uzun uzun anlatan paylaşımcı bir kişi olması da ayrıca saygı duyulası bir şey bence.
Normalde “işim” ya da “hobim” olmayan her şey ile ilgili ziyadesiyle düzensiz ve sallapati bir şahıs olmama rağmen New Orleans’a geldiğini öğrendiğim Jason Ricci’nin konser tarihini aylar öncesinden işaretlemiştim. New Orleans’ın leziz caz barlarından birisi olan, aynı zamanda bizim evimize 5 dakika uzaklıkta olan Mapple Leaf‘te çalacaktı ve gitmezsek bize yazıklar olsundu.
Neyse. Konser günü Duygu ile beraber konser mahalline vardığımızda başlamasına henüz 15 dakika olduğunu öğrendik. Dışarıda beklemeye karar vermiştik ki Duygu “aa şu bankta oturan bizim eleman değil mi?” dedi. Hakikaten oydu, selamlaştık, “sen Ricci misin bakayım?” dedim, “he canım” dedi. Kendisine “Türkiye’deki bir arkadaşım sayesinde tanıdım seni, konserin olduğunu öğrenince kaçırmak istemedim, geldim” dedim. Ne kadar sevindiğini anlatamam. Çok samimi, çok doğal, çok keyifli bir adam olduğunu keşfedince orada olan menajerine dönüp “bunun ayakları halâ yere basıyor, müthiş” filan dedim, o da bana “öyledir Jason” dedi, gülüştük filan. Bu arada Jason Ricci Gürer’e selam söyledi, “keşke çağırsalar, Türkiye’de de çalsam” dedi. Babylon’dur, Nardis’tir kim varsa İstanbul’da haberi olsun, tanıyanlar edenler haber versin, çağırsınlar bu adamı.
Konser anlatması mümkün olmayan bir güzellikte idi. Başta konsere gitmemeyi düşünen Duygu konser sırasında mest oldu (hayatı boyunca gittiği en güzel, en derin konser olduğunu söylüyordu bir ara :)). Keşke size Jason Ricci’nin ne kadar içten çaldığını, konser sırasında çaldığı mızıkaları eline alır almaz sanki mızıkalar kendisinin doğal bir uzantısıymış gibi onlarla bütünleşiverdiğini, gitaristi ile arasındaki yoğun müzikal iletişimi, doğaçlama kabiliyetini kelimelerle anlatmak mümkün olsaydı da anlatsaydım. Hani bazen öyle bir müzik dinlersiniz ve hayata dair gizlerden birisine vakıf olduğunuzu hissedersiniz ya, o seviyede şeyler çaldı Ricci.
Kapı önündeki sohbetin de verdiği cesaretle istediğim kadar yaklaşıp istediğim gibi fotoğraflar çektim konser boyunca. Bir ara sahnenin üzerine çıkmış orada fotoğraflar çekiyordum, o derece. İşte fotoğraflardan bir kaçı:
Sesi öyle inanılmaz değildi (belki de mızıka ile kıyasladım ister istemez, “mızıka çaldığı kadar iyi şarkı söylemiyor” sonucuna vardım sonra da, bilemiyorum), fakat şarkı sözleri çok çarpıcıydı. Bu arada Sandman okumuş olan sevgili okurlarım söylesin, burada kendisi Sandman’e benzemiyorsa nedir:
Bu fotoğrafın ise ayrı hastası oldum, dönüp dönüp tekrar bakıyorum:
Mapple Leaf’ı terk ederken fotoğrafları hızlıca Ricci’nin menajerine gösterdim. O kadar beğendi ki kopyalarını kendisine göndermeyi unutmamam için hemen oracıkta bana bir hatırlatma e-postası attı. Eve gelince gönderdim. Komik bir tesadüf, ben bu günlük yazısını yazarken bana geri yazmış ve fotoğraflara ne kadar hasta olduğunu belirtmiş, çok sevindim. Hatta şöyle eklemiş: “If we ever need a photographer in NOLA, you are our man” :)
Jason’ın kapı önü sohbetimiz esnasında bana verdiği özel pozlardan birisi de şu idi, sürprizi buraya kadar okuyanlara sakladım (belki de yıllar sonra “acaba Merenbeyefendi bu fotoğrafı nasıl etmiş de çekmiş” diyecek birileri :p)
Açıkçası yeni flash’ımı kullanmayı öğrendikçe onu daha da çok seviyorum. Konser iki gün önce olsa idi bu fotoğrafları çekemezdim. Konserin flash bilgi ve becerimin tam kıvamında olduğu bir ana denk gelmiş olması da çok güzel bir rastlantı oldu (tüm fotoğraflar Nikon D300 + Nikkor 50mm prime lens + SB-900 flash ile 640 ISO’da çekildiler).