2011 Genel Seçimleri sonuçlandı. Birçok medya kuruluşu seçimlere dair detaylı istatistik ve rakamlara yer veriyor; misal, NTVMSNBC son derece başarılı örneklerden birisi. Bununla beraber, medyada yer alan genel analizler içerisinde her soruya yanıt bulmak elbette mümkün değil. Bu yazıyı yazmamın sebebi de merak ettiğim ve seçim verisi içerisinde yanıt aradığım birkaç perspektifi benzer sorulara yanıt arıyor olabilecek insanlar ve diğer meraklılarla paylaşmak isteyişim idi.

Yüksek Seçim Kurulu seçim sonuçlarını PDF dosyası olarak paylaşmak sureti ile amatör bir şekilde sonuçları analiz etmek isteyen veri madencilerinin işini güçleştirmekte epey ısrarcı. Sade bir vatandaş olarak il bazında seçim sonuçlarına ulaşmam biraz güç oldu. Bu konuda bağlantıya geçtiğimde olumlu yanıt vererek seçim verilerine ulaşmamı sağlayan Burak Aydık ve eFabrika‘ya teşekkür ediyorum.

***

2010 yılındaki referandum sonuçlarında olduğu gibi, medyadaki Türkiye tablosu seçime dair detayları yansıtma konusunda sınırlı bir perspektif sunuyor.

Her şehrin rengini ‘o şehirde en çok oy alan partinin rengi’ ile boyamak karmaşadan uzak, kolay izlenebilir bir resim vaad ediyor olsa da, neredeyse her haritada AKP renklerine boyanmış olan şu üç şehrin birbirinden farklı, tek bir renge indirgenemeyecek hikayeler anlatıyor olduğu gözardı edilmemesi gereken bir gerçek:

Her şehri tek renk ile boyamaya bir son verdiğimizde, Türkiye’nin siyasi çeşitliliği azaltırken temsilde adaleti ciddi anlamda sekteye uğratan ve varlığından menfaat elde edenler tarafından korunan %10’luk seçim barajına rağmen, Türkiye haritası meclise girmiş olan üç parti ve bağımsız adaylara verilen oylar ışığında yaklaşık olarak şöyle görünüyor:

Güncelleme (20/06/2011): Yeterince açıklama olmadığına dair dile getirilen eleştirileri dikkate alarak aşağıdaki harita ile iligli küçük bir not eklemek istiyorum. Haritada yer alan illerin her birisi, oy dağılım yüzdelerine göre parçalara ayrılmış durumda. Fakat bu parçaların coğrafi bir değeri yok (yani, bu haritaya bakarak “Ankara’nın batısı AKP’ye, kuzeydoğusu ise CHP’ye oy vermiş” demek doğru değil). Her bir ili, sınırlarını il sınırlarının belirlediği birer pasta dilimi grafiği olarak düşünürseniz haritayı okumak çok daha kolaylaşıyor (bu bağlamda Ankara örneğini “Ankara’da AKP oyların yarıdan biraz fazlasını almış, CHP’nin aldığı oylar MHP’ye üstünlük sağlarken, bağımsız adaylar çok küçük bir yüzdelik dilime sahip olmuşlar” şeklinde okumak doğru olanı).

Yukarıdaki haritada göze ilk çarpan, MHP’nin birinci parti olarak çıktığı Iğdır, CHP’nin birinci parti olarak çıktığı Tunceli, ve AKP’nin birinci parti olarak çıktığı Ardahan, Kars, Bingöl, Bitlis, Siirt gibi Doğu illerinde Bağımsız adayların gördüğü yoğun ilgi.

***

Seçime dair en çok merak ettiğim konulardan birisi seçim sonuçlarının 2010 yılındaki referandum sonuçları ile ne kadar tutarlı olduğu idi. Bunu test etmek için referandumun ardından yazdığım analiz yazısında ortaya çıkan sıcaklık haritasında ezici bir çoğunlukla ‘Evet’ ya da ezici bir çoğunlıkla ‘Hayır’ demiş, ya da ciddi bir çoğunlukla referandumu boykot etmiş olan illerin genel seçimlerin sonuçları ışığında nasıl kümelendiklerini görselleştirdim:

Güncelleme (14/06/2011): Gelen eleştiriler üzerine sıcaklık haritasını nasıl oluşturduğumu biraz daha anlaşılır şekilde açıklamaya çalışmaya karar verdim (ihtiyacı olmayanlar bu kutucuğu atlayabilirler). Sıcaklık haritaları başta kimilerine karışık görünse de bir kez çözünce anlaması ve okuması kolay bir veri ifade şekli. Önce aşağıdaki haritayı biraz açayım, sonra nasıl oluşturduğumu anlatayım. Sıcaklık haritasının yeşilli-kırmızılı kısmına baktığınızda düşey eksende parti isimlerini, yatay eksende ise şehir isimlerini görüyorsunuz. Bir partinin ismi ile bir şehrin kesiştiği kutucukta ise yeşil ile kırmızı arasnında bir renk var. Bir dikdörtgenin içerisindeki renk çok kırmızı olunca partiye tekabül eden oy yüzdesi 0′a, çok yeşil olunca ise yüzde 100′e yaklaşıyor diye düşünmeli ve sayısal olarak “Yeşil > Siyah > Kırmızı” şeklinde bir renk skalası hayal etmelisiniz. Bir diğer deyişle bir parti ve bir ilin kesiştiği kutucuktaki renk kırmızı ise o partinin o ilde aldığı oy yüzdesi diğer partilere göre çok düşük, yeşil ise o partinin o ilde aldığı oy yüzdesi diğer partilere göre çok yüksek demek oluyor. Yukarıdaki dendrogram (tepedeki çizgiler) ise illerin verdikleri oylardaki benzerliğe, bir diğer deyişle ‘oy profillerine’ göre nasıl kümelendiklerini gösteriyor. Neye baktığımız böyle, nasıl hazırladığımı ise burada anlatıyorum: Yukarıda bağlantısını verdiğim ve referandumdan kalma sıcaklık haritasına baktığınızda o haritada kimi illerin tercihlerinde nispeten kararsız, kimi illerin ise son derece kararlı olduğunu görüyorsunuz. İşte bu sıcaklık haritasını, o haritadaki kararlı illeri alarak hazırladım. Çok büyük çoğunluğunun referanduma ‘Evet’ dediği illeri açık mavi, ‘Hayır’ demiş olanlarını kırmızı, referandumu boykot etmiş olan illeri ise yeşil ile işaretledim (bu renkleri dendrogramın altındaki barda görüyorsunuz). Daha sonra bu işaretlemelerden faydalanmaksızın tüm illeri seçimde kullandıkları oylara göre kümeledim ve üç ana grup oluştu (bunu yaparken oy yüzdelerinden dört boyutlu vektörler hazırlayıp kümeleme algoritması olarak da maximum linkage hierarchical clustering algoritması kullandım). Bu işaretlemelerden faydalanmaksızın kümeleme yapmış olmama rağmen, oy profillerine göre oluşan kümeler ile referandumda olan biteni bize anlatsın diye hazırladığım işaret barı (dendrogramın hemen altındaki bar) son derece manalı şekilde örtüştü. Aşağıya da küçük Türkiye haritalarında bu işaretlerin dağılımını koyarak bu verinin coğrafi yakınlık verisi ile örtüştüğünü de gösterdim. Buradan çıkan birkaç sonuçtan birisi referandumun seçimin rövanşı olduğu ve referandumdan bu yana Türk insanının -CHP’nin biraz zayıflaması dışında- çok da fazla değişmediği, diğeri ise Türkiye’deki coğrafi ve siyasi örüntülerin ne kadar istikrarlı kümeler oluşturduğu.

Bu kümelerde göze çarpan birkaç şey var. İlki, referandumda son derece kararlı bir biçimde ‘Hayır’ diyen, ve çoğunlukla CHP seçmenine ev sahipliği yapan Antalya, Aydın, Çanakkale ve Mersin gibi illerin seçim sonuçlarında AKP’ye yaklaşmış oldukları. Eğer diğer sıcaklık haritasına baktıysanız ‘Hayır’da yoğunlaşmış yeşil rengin bu sıcaklık haritasında AKP ve CHP arasında dağılmış olduğunu görebilirsiniz. AKP ise son derece istikrarlı bir biçimde referandumda ‘Evet’ diyenlerin ezici çoğunluğunu oluşturduğu illerin ezici çoğunlukta oy alan partisi olmayı başarmış görünüyor. Şaşırtıcı bir ayrıntı ise, Iğdır. Referandumu çok ciddi bir çoğunlukla boykot eden Iğdır, seçimlerde MHP’nin birinci parti olarak çıktığı tek il. Bitlis de referandumda son derece kararlı bir şekilde ‘Evet’ demesine, seçimlerde AKP’nin birinci parti çıktığı bir il olmasına rağmen, diğer Doğu illeri ile beraber kümelenecek kadar bağımsız aday trendinin parçası olmuş. Sıcaklık haritasının tepesindeki Yeşil / Kırmızı / Mavi bardaki renklerin atandığı illerin -Bitlis dışında- yan yana olacak şekilde kümelenmiş olmaları, referandumdaki eğilimler ile seçim sonuçları arasındaki korelasyonu gösteriyor.

Shannon çeşitlilik endeksi ile çeşitlilik analizi sonuçları da AKP’nin yukarıdaki sıcaklık haritasında görülen istikrarını farklı bir perspektiften bir kez daha doğruluyor. Aşağıdaki figürdeki her bir yuvarlak bir ili temsil ediyor. Temsil edilen ilin yüksek bir çeşitlilik endeksine sahip olması o ilde verilen oyların birçok parti arasında dağıldığı, endeksin düşük olması ise ildeki seçmenlerin çoğunlukla tek bir partiye yönelindiğini ifade ediyor:

Yukarıdaki grafikte referandumda ‘Evet’ demiş olan illerin gösteren küçük kutu, AKP’nin söz konusu illerde kaybetmesinin neredeyse mümkün olmadığına dair emarelerden (bu arada çoktan fark ettiğinizi tahmin etmeme rağmen grafik içeririsindeki E, H ve B harflerinin sırasıyla Evet, Hayır ve Boykot kelimelerini ifade ediyor olduğunu hatırlatmak isterim).

Referandum ışığında son bir bakış açısı: Aşağıdaki, referandumda istikrarlı bir şekilde ‘Evet’, ‘Hayır’ ve ‘Boykot’ demiş illerin 2011 seçimlerinde verdikleri oyların partiler arası dağılımını gösteren bir grafik. Her bir nokta bir ili ifade ederken, noktanın bulunduğu yerin düşey eksende denk geldiği değer o noktayı ifade eden ilin içerisinde yer aldığı grafiğin tepesinde yazan partinin aldığı oyların kalan tüm oylara oranını göstermekte:

Örneğin, üstünde AKP yazan bandın en solundaki sütunun en altındaki nokta, referandumda kararlı bir şekilde ‘Hayır’ demiş olan bir ilde AKP’nin bu seçimlerde %15-16 civarında oy aldığını gösteriyor (yukarıdaki sıcaklık haritasına bakarak bu ilin Tunceli olduğunu görmek mümkün, fakat önemli olan illerden ziyade genel trendler olduğu için noktaların hangi illere tekabül ettiği çok da mühim değil).

MHP ve CHP referandumu boykot etmiş olan illerde epey geriden geliyorlar (Iğdır yine sıradışı bir şekilde MHP bandında ‘Boykot’ grubundan ayrılıyor).

Son olarak, AKP’nin ‘Boykot’ demiş olan illerdeki varlığı, referandum öncesi ve sonrasındaki ‘Boykot edenler AKP destekçileridir‘ söylemini doğrular gibi görünse de, referandumda şiddetle ‘Hayır’ demiş olan illerdeki AKP varlığı, bu görüşün geçerliliğine muhalefet ediyor.

***

Bu kısımda seçim sonuçlarının, 2010 yılında, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Ezki Baday Yıldız, Dr. Uğur Sivri ve Dr. Metin Berber tarafından yayınlanan Türkiye’de İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması isimli çalışmalarındaki veriler ışığında bir değerlendirmesine yer vereceğim. Devlet Planlama Teşkilatı verilerine dayandırılan bu kapsamlı çalışma, aynı zamanda 2003 yılında yapılmış bir çalışmanın devamı niteliğinde. Kullanılan yöntemlere bir göz atmanızı, karşılaştırmalı tablo ve analizleri incelemenizi tavsiye ederim.

Yıldız, Sivri ve Berber’in çalışmasının 12. sayfasında yer alan ve 2003 ve 2010 yılları verilerinin karşılaştırıldığı Tablo-7, takip eden analizlerin temelini oluşturan tablo.

İlk olarak 2003 yılından 2010 yılına gelene kadar Türkiye gelişmişlik sırası listesinde yer değiştiren illerin sıralamada yukarıya ya da aşağıya doğru hareket edişleri ile bu illerde kazanan partiler arasında bir ilişki olup olmadığına baktım. Bu analizde 2010 yılında, 2003 yılındaki yerine kıyasla listede 5 basamaktan fazla yükselmiş iller (+ +), 1 ila 5 basamak yükselmiş iller (+), listedeki yerleri değişmemiş olan iller (0), 1 ila 5 basamak gerilemiş iller (-), 5 basamaktan daha fazla gerilemiş iller ise (- -) ile ifade ediliyor. Liste aşağıdaki gibi:

Bu etiket ve renk kodlarına bağlı olarak partilerin aldıkları oylar arasında ciddi bir trend göze çarpmıyor:

Buradan çıkarılabilecek bir sonuç, Türkiye seçmeninin yaşam kalitesindeki düşüşün hesabını yönetimdeki partiden sormadığı gibi, yaşam kalitesindeki yükseliş neticesinde yönetimdeki partiyi mükafatlandırmıyor olduğu olabilir. Bu bağlamda, insanları bir partiye oy verdikleri için aşağılamak yerine, gelir dengesizliği ve büyüme / küçülme trendlerinden etkilenmiyor görünen homojen oy dağılımının ardında yatan sosyal / kültürel / ekonomik / tarihi / siyasi gerekçelere yoğunlaşmak gerektiği fikrini bir kez daha -ümitsizce- ortaya atmak mümkün. Seçmenler yaşam standartlarındaki değişim uyarınca yöneticileri cezalandırmıyor ya da ödüllendirmiyor ise tercihleri üzerinde etkili olan kriterler neler olabilir? Bunun yanıtını bulmak nispeten kolay; zira siyaset, toplumu her zaman en temel korkuları ya da değerlerinden yakalayıp segmentlere ayırıyor. Yanıtını bulmanın zor olduğu sorular ise “bu kriterlerin yaşam standartlarının önüne geçtiği noktaya nasıl ve neden gelindiği” ve “bu kriterlerin etkisinin azaldığı toplumlarla aramızdaki farkın gerekçelerinin neler olduğu” olabilir kanımca. Bunlara yanıt bulmak zor. Fakat yanıtı bulmanın zor olduğunu görmek sorunun sorulmasına mani olmamalı.

2004 yılından bu yana AKP’nin iktidar sorumluluğunu sırtladığı Türkiye’de, AKP, (- -) ile ifade edilen büyük gerileme göstermiş illerden de (+ +) ile ifade edilen büyük ilerleme göstermiş illerden de ciddi miktarda oy almış görünüyor. Benim burada dikkatimi çeken şey, Bağımsız adaylara oy vermiş olan illerin büyük bir kısmıın 2003’ten bu yana gerilemiş, (-) ve (- -) olan iller olduğu oldu.

Biraz daha basitleştirerek Tablo-7’deki verileri 2010 yılında gelişmişlik endeksi negatif olan ve pozitif olan iller olarak iki gruba ayırdıktan sonra yeniden ele almaya, seçim sonuçlarına bir de o şekilde bakmaya karar verdim.

Gelişmişlik endeksi negatif ve pozitif olan illerin listesi aşağıdaki gibi. Haritadaki yerlerini renklendirince tablo biraz daha anlam kazanıyor. Bu haritaya bakıp düşünmenizi diliyorum:

Bu harita, Türkiye’nin bir rutini haline gelmiş olan ve herhangi bir hükumet tarafından kırılması için gereken toplumsal tepki eşiğine bir türlü ulaşılamayan bir gerçeğini yansıtıyor.

Türkiye’nin yönetim koltuğuna oturan insanlar ülkenin Ankara’nın Doğu’sunda kalan illerinin kalkınamayışının hesabını vermek zorunda olmasına rağmen, bu konuda tatmin edici hiçbir program ortaya koymaksızın elde ettikleri meclis koltuklarında, halkın pek de umursamıyor göründüğü problemlere -haliyle- eğilmek istemiyorlar. Bunda sorumluluğun kime ait olduğunu hep beraber düşünelim…

Aşağıdaki grafikler bu renk koduna istinaden partilere oy dağılımını gösteriyor:

Yukarıdaki grafikler istatistiksel olarak anlamlı iki sonuca işaret etmekte:

  1. CHP’ye oy veren illerin gelişmişlik endeksi pozitif iken oy vermeyen illerin gelişmişlik endeksi negatif,
  2. Bağımsız adaylar ile mecliste temsil arayan şehirlerin arasında gelişmişlik endeksi pozitif olan neredeyse hiçbir il yok iken, Bağımsız adaylarda başı çeken iller aynı zamanda gelişmişlik endeksi negatif olan iller.

Bu bir raslantı değil.

Yukarıdaki harita üzerine düşündükten sonra bu sonuç ve bunun bize ne anlattığı üzerine de düşünmenizi dilerim (eminim kalanlar, tek başınıza düşünmek istemeyenlerin görüşlerini yorumlar kısmında okumaktan mutluluk duyarlar).

***

Merak ettiğim bir diğer konu ise ‘il bazında seçime katılım oranı’ veya ‘il bazında geçersiz oy oranı’ ile ‘partilerin aldıkları oy’ arasında bir trend olup olmadığı idi.

Türkiye genelinde seçime katılım oranı %86.87 olmuş (standart sapma: 3.76). Katılım oranı en yüksek üç il sırasıyla Amasya (%91.73), Bilecik (%91.66) ve Manisa (%91.58) iken, katılım oranı en düşük üç il Ağrı (74.71), Iğdır (%75.83) ve Tunceli (%79.03). Aksini beklememe rağmen il bazında seçime katılım oranı ve partilerin aldıkları oy yüzdeleri arasında istatistiksel açıdan manalı bir trend bulamadım.

Fakat il bazında geçersiz sayılan oy yüzdeleri ile partiler arasında istatistiksel olarak anlamlı görünen bir trend vardı.

İl bazında geçersiz oy oranlarının ortalaması %2.09 (standart sapma: 0.52). Yani kullanılan oyların ortalama %2’si geçersiz sayılmış. Geçersiz oy oranı en yüksek üç il Zonguldak (%3.37), Diyarbakır (%3.25) ve Bingöl (%3.09) iken geçersiz oy oranı en düşük üç il Tunceli (%1.01), Malatya (%1.15) ve Erzincan (%1.16) olmuş.

‘Geçersiz oy oranı’ ile ilişkili bir trend olup olmadığını test etmek için geçersiz oy sıralamasında ilk 15 ve son 15 ili alıp, ilk 15 ili geçersiz oy oranı düşük, son 15 ili ise geçersiz oy oranı yüksek olarak işaretledim (15 rakamının herhangi bir anlamı yok, göz kararı ile ‘yeterli’ olacağını düşündüm, tam ortadan ikiye bölmek de bir çözüm olabilirdi, fakat ekstrem sonuçları birbiri ile kıyaslamak daha makul göründü).

Geçersiz oy oranı en düşük 15 ile geçersiz oy oranı en yükse 15 ilin listesi aşağıdaki gibi oldu:

Bu veriler ışığında partilerin geçersiz oy oranı yüksek ve düşük illerde aldıkları oy yüzdelerinin ortaya koyduğu tablo şöyle idi (ve burada yanıtlanması gereken bir soru var):

Geçersiz oy oranı en yüksek olan ilk 15 il, mecliste bağımsız adaylar ile temsil arayan illerin çoğunlukta olduğunu gösteriyor. Bağımsız adayların yer almadığı iller ise geçersiz oy oranları istatistiksel olarak anlamlı bir gruplaşmaya sebep olacak kadar düşük. Geçerli oy oranı en yüksek 15 ilin AKP tercihi de istatistiksel anlamlılığa yakınsıyor. Yukarıdaki grafiklerden MHP ve CHP’nin bu tip bir ayrışmaya gitmediğini görmek mümkün. Bu konu başka mecralarda gündeme getirildi mi, YSK bu konuda bir açıklama yaptı mı bilemiyorum. Fakat bağımsız adaylar ve geçersiz oy yüzdesinde tepede yer alan iller arasındaki trendin nasıl açıklanabileceği konusunda polemiğe sebep olmayacak bir fikir gelmiyor aklıma.

***

Gümrüklerden kullanılan oylar ile beraber tüm şehirlerin pasta dilimi gösterimleri ve kümeleme sonuçlarını görmek için aşağıdaki grafiğe tıklayabilirsiniz (tıkladığınızda 1.1Mb’lik nispeten büyük bir dosya indirmeye başlayacaksınız):

Yukarıdaki kümeler, AKP ve bağımsız blokun kaybetmesinin neredeyse mümkün olmadığı illere sahip olduğu, MHP ve CHP’nin ise kaybetmesinin mümkün olmadığı neredeyse hiçbir il olmadığını gösteriyor. MHP ve CHP gibi muhalif çizgisi iktidar karşıtlığına endeksli partilerin bu seçimlerden çıkaracakları sonuçların parti politikalarını ve çizgilerini nasıl etkileyeceğini hep beraber göreceğiz.