Geri Zekalı Kuş Beyinliler
Galatasaray taraftarının yeni stadında başbakanı protesto ettiğini gören Yasin Ekrem Serim, kendileri ile Twitter üzerinden iletişime geçiyordu (yazım hataları kendisine ait):
Bole bi serefsizlik yok.. Nankorsunuz.. Kimin sayesinde o statda mac izliosunuz.. Kim yapti lan o stadi size. Gerizekalı kus beyinliler..
Hatta bu da ekran görüntüsü (ekran görüntüsüne http://ff.im/wzbRs adresindeki FriendFeed göndersiinde rastladım):
Bu çıkışı buraya taşıma gereği görmemin sebebi ise kendisinin sıfatı. Kendisi Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Müşaviri. Egemen Bağış’ın altında çalışıyor.
Halkın protesto edeceği varsa, bunu herkesin vergileri ile yapılmış olan bir arena içerisinde de pekâlâ yapabileceğini, bu mevzunun şeref ile zekâ ile ilgisi olmadığını göremeyen Türkçe düşmanı bu kişinin nasıl olup da böyle bir sıfat ile devlet kademesinde yer bulabildiğini merak etmeden duramıyor insan.
Zira müşavir dediğiniz “bilgi ve düşüncesi alınmak için kendisine danışılan görevli kimse” demek, insan ister istemez böyle bir kalite ve eğitim abidesi bekliyor karşısında.
Hakikaten, devletin kadroları nasıl doluyor? Valiler, müşavirler nasıl o noktalara gelip, nasıl atanıyorlar? Bilmiyorum. Fakat Selim Ok’un http://ff.im/wzezM adresindeki tartışmaya göndermesiyle haberdar olduğum, MHP İzmir milletvekili Dr. Şenol Bal’ın Egemen Bağış’a 2010 yılında verdiği soru önergesi, en azından bu şahsın işe alımı ile ilgili bir takım rahatsızlıklar olduğunu gösterdi. Bal’ın soru önergesi şöyle başlıyor:
Kamu vicdanını rahatsız edecek şekilde 15 Kasım 2009 tarihinde keyfi uygulamalarla yapmış olduğunuz AB Genel Sekreterliğine uzman alım sınavı ve sınav yönetmeliğinin iptali hakkında idare mahkemesi yürütmeyi durdurdu. Hal böyle iken aynı yönetmeliğe dayanarak alelacele 100 uzman alımına yönelik 16 Mayıs 2010 tarihinde yaptığınız sınav ne kadar hukuki ve ne kadar etik bir sınavdır?
ve devam ediyor.. Tamamı burada: http://www.senolbal.com.tr/icerikoku.asp?ids=382
Bu önergeye Egemen Bağış tarafından verilen yanıt ise burada: http://www2.tbmm.gov.tr/d23/7/7-15257c.pdf (yanıtın insanı tatmin ettiği tek nokta bir şekilde bu noktalara gelebilenlerin geçiştirme konusundaki becerisi sanırım).
Şenol Bal’ın sorularından bir tanesi ise şu:
Başbakan’ın örtülü ödeneğinin başına getirilen Maksut SERİM ile Genel Sekreterlik Müşavirliği kadrosuna getirilen Yasin Ekrem SERİM arasındaki yakınlık derecesi nedir?
Maksut Serim.
Google’a gidip Maksut Serim mahkeme yazıp arattım. Karşıma 2008 yılından bir köşe yazısı çıktı: http://tinyurl.com/6k797pm.
Yazıya göre Maksut Serim, 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin resmi evrakta sahtecilikten 2 yıl hapse mahkûm ettiği bir bankacı. Buna rağmen Erdoğan tarafından örtülü ödeneğin başına müşavir olarak atanmış. Yasin Ekrem Serim ise Maksut Serim’in oğlu…
Buradan bakınca Yasin Ekrem Serim’in çıkışını doğal karşılamak kolaylaşıyor.
AB Genel Sekteretliği’ne eleman alımında kamu vicdanını rahatsız edecek hiçbir tatsızlık dönmemiş olsa bile, Erdoğan olmasa resmi evrakta sahtecilikten hüküm giymiş Maksut Serim yeni bir iş bulup oğlunu dönemlik harç parası 5000€ olan Girne Amerikan Üniversitesi’nde okutamazdı muhtemelen. Erdoğan’ın yaptığı güzelliğin meyvelerini yiyen Yasin Ekrem Serim için Galatasaray seyircisinin nankörlüğünü anlamak elbette çok güç olsa gerek. Nankör, geri zekalı kuş beyinliler, ne olacak. İnsan kendisine iyilik yapana böyle şerefsizlik yapar mı…
Eğer Egemen Bağış’ın bu mevzuya dair nasıl bir adım atacağını merak ediyorsanız kendisinin de size bir mesajı var:
Galatasaray’a, ulkemize ve Istanbul’a boyle muazzam bir tesis kazandiran emektarlara nankorluk yapanlar utansin. Stad hayirli olsun.
Özetle devletin ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak üzere çaba sarf eden Avrupa Birliği cephesi nankörlük yapmanızı istemiyor.
***
Muhtemelen devlet kadroları Yasin Ekrem Serim gibi insanlarla dolu (Egemen Bağış’lar da onların bir yere gitmeyeceğinin ispatı). Bu yüzden devletin iki yakası bir araya gelmiyor zaten. Yasin Ekrem Serim gibi anlamsız çıkışlar yapmayacak kadar akıllı olup da sessizce devlet kadrolarını işgal edenleri düşünün mesela. İşin benim için asıl çarpıcı ve ürkütücü tarafı bu idi açıkçası.
İnsan böyle bir şeyi didik didik edecek gazeteciler olsun, bu işleri kendisi yapmak zorunda kalmasın istiyor. Fakat mevzuya dair MyNET dışında bir yerde bir şey görmedim (haberin linkini Yunus Emre Özdemir göndermişti). Fakat O da gayet cılız ve sığ bir haber: http://haber.mynet.com/detay/guncel/gerizekali-kus-beyinliler/551239
***
Türkiye’nin problemi AKP değil. AKP’den önceki partiler de kadrolaşma konusunda üstün başarı gösterdiler. Ekrem Serim’e de kızmaya gerek yok. Babası da kendisi de bir şekilde tutunmaya çalşıyor. Pek sevdiğim bir analoji: mutfakta hamam böcekleri varsa onlara kızmanın, onlarla savaşmanın anlamı yok, mutfağın pisliği mühim olan, hamam böcekleri yalnızca bir gösterge.
Türkiye’nin en büyük problemlerinden birisi seçilmiş olanların atanmışları seçerken kişisel hesaplarını bir kenara bırakamamaları. Bunun için seçtiğiniz kişileri e-posta ve telefonla rahatsız edin. Takipte olduğunuzu gösterin.
Türkiye’nin en büyük problemlerinden bir diğeri ise medyası dostlar. Bu ülkede medyanın cehaletten, kutuplaşmadan ve sansasyondan gelir elde etme politikasını bir kenara bırakması gerekiyor evvela. Bu tip haberlerin peşine düşecek, onları herkesin anlayacağı hale getirip halkın önüne koyacak gazeteciler gerekiyor.
Bunun için sizin de yapabileceğiniz bir şey var: Gidin, en yoğun takip ettiğiniz basın-yayın organına bu konunun üzerine neden eğilmediklerini soran e-postalar atın, telefonlar açın. Onları izlemeyi bırakacağınızı, çevrenizi de bunu yapmaya ikna etmeye çalışacağınızı söyleyin.
Gelirini sizin cebinizden karşılayan sektörlerin sizi kuş beyinli geri zekalılar yerine koymasına göz yummayın.