Uzun süredir üzerine yorum yapılan, birçok polemik ile herkesin biraz daha kutuplaşmasına neden olan referandum neticelendi.

Herkes gibi ben de gazete web sayfalarına koştum, fakat gördüklerimle pek tatmin olmadım. Yüksek Seçim Kurulu’nun ana sayfasından aldığım rakamlar ile kendi analizlerimi yapmaya karar verdim. Bu kararımda sık kullandığım haber kanallarının Evet / Hayır düellosundan kafasını kaldırıp oy kullanmayan insanları da hesaplara dahil edeceği bir vaktin gelmesine daha çok olduğunu hissetmiş olmam da etkili oldu. Referandum penceresinden sağlıklı bir değerlendirmenin, oy vermeyen insanları dışarıda bırakılarak yapılabileceğini hiç sanmıyorum.

Örneğin NTVMSNBC gibi nispeten güvenilir bir haber kaynağı bile “Evet” oylarının en yüksek olduğu iller diye Ağrı, Batman, Siirt, Hakkari gibi illeri listelemiş, bu referandumdan Evet çıkmasını en çok istemiş olan iller işte bu iller diyordu. Gerçeğin bu kadar küçük bir kısmı ile yetinmek için nasıl bir motivasyon gerektiğini ben kestiremiyorum. Neden bahsettiğimi açıklamaya çalışayım. Aşağıda bahsi geçen illerin Evet/Hayır oranlarını görüyorsunuz (sarı renkle gösterilen evet oy oranları, gerçekten de hayır oranlarının çok üzerinde görünüyor):

Fakat yukarıdaki veri sadece oy verenleri kapsıyor. İşin içine oy vermeyenleri de eklediğiniz zaman tablo epey değişiyor ve önceki hükmün ne kadar anlamsız olduğu çıkıyor ortaya:

Bu rakamları da göz önünde bulundurduğunuzda “en çok evet oyu veren illerden birisi de Hakkari” demek birçok seviyede, en çok da habercilik etiği açısından yanlış oluyor.

Dediğim gibi. Bu kadar iptidai sayısal analizlerden yola çıkarak yapılan değerlendirmeler, ve o değerlendirmelerin öngördüğü ülke fotoğrafı ile yetinmek istemedim ve kendi analizlerimi kendi yöntemlerimle yapmaya karar verdim (buraya yazma zahmetine girmemin nedeni ise benimle aynı rahatsızlıktan muzdarip kişilere alternatif bir perspektif sunabilme ihtimalim).

Yer verdiğim figürleri açıklamaya gayret edeceğim. Siz de sorunuz olursa sorabilirsiniz.

Önemli notlar:

  • Oy kullanmayan herkes “boykot” yapıyormuş gibi oldu. Her seçimde seçmen sandığına kaydını yaptırdığı halde oy kullanmayan insanlar oluyor. Bu referandumda oy kullanmama oranının normalden daha fazla olacağını öncesindeki tartışmalardan biliyorduk. Referandumu boykot edenler ve sırf canları istemediği için oy vermeyenleri birbirinden ayırmak mümkün olmadığı için hepsini boykot ile işaretledim. Bu noktada bir parametre uydurup veriyi o parametreye göre normalize etmek yerine rakamları objektif bir şekilde değerlendirmek açıkçası daha mantıklı göründü . “Boykot” kelimesinin biraz iddialı duyulmasının dışında bu noktada bir hatam olduğunu düşünmüyorum. Bu yazı içerisindeki boykot grubunun bir başka telaffuzu da “evet ya da hayır diyecek kadar referandumu önemsemeyen insanlar” olabilir belki; bunları nasıl değerlendireceğiniz gerçekten size kalmış. Fakat hakkında bu kadar polemik yapılan ve Türkiye için bir dönüm noktası gibi lanse edilen bir referanduma katılım göstermeyenlerin bir parametre olmadığını söylemek muhakkak yanlış olur.
  • Düzenli olarak yapılan seçimlere katılmama oranını “evde oturup tembelliğinden oy vermiyor” şeklinde değerlendirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. O kişiler içerisinde kendisini temsil edecek siyasi bir parti olduğunu düşünmeyen kişilerin olduğu da bir gerçek. Bu kişilerin oranlarına dair bir tahminde bulunduktan sonra yapılacak bir analizin objektif olduğunu iddia etmek de güç. Onları toptan göz ardı etmek ise daha da sağlıksız bir bakış açısı.
  • Baştaki teknik bir aksaklık sonucunda Eskişehir, Ordu, Şanlıurfa ve Yalova illeri birçok figürde yoklar. Bunun için özür diliyorum. Eğer vaktim olursa figürleri güncelleyeceğim.
  • Kullandığım sayısal verilerin tamamı Yüksek Seçim Kurulu‘nun ana sayfasından. Yerel seçim verileri Hürriyet gazetesinin 2009 Yerel Seçim Sonuçları sayfasından.

Ve bir rica:

  • Lütfen bu yazıyı ilgisini çekebileceğini düşündüğünüz kişilere ulaştırmaktan, figürleri anlamaya çalışmaktan -ve bunun için gerekiyorsa soru sormaktan- çekinmeyin. Ayrıca sosyal bilimler veya politika konularında uzman iseniz aşağıda görüşlerinize muhtaç sorular olabilir. İlginiz için hepinize teşekkürler.

***

Türkiye’deki bütün illeri bir araya koyup evet / hayır ve boykot yüzdelerini bir arada değerlendirdiğimde ortaya çıkan tablo şu idi:

Yukarıdaki grafikte her mavi yuvarlak bir ili temsil ediyor ve bütün illerin evet, hayır ve boykot yüzdelerini üç ayrı sekmede görüyorsunuz. Herhangi bir mavi noktanın bulunduğu konum o ilde evet/hayır oyu verenlerin ve boykot edenlerin yüzdesini gösteriyor.

Bu figüre göre tüm seçmenlerin (bir seçim yapmayanlar da ortalama hesabına katıldığında), %50’ye yakını Evet, %30’a yakını ise Hayır demiş. Oy kullanmayanlar ise ortalama %20’ye tekabül ediyor. Fakat bu %20, duruşları ile “marjinal” duruma düşen -ve yukarıda illerin yanındaki kutu grafiği çizimlerinde noktalar ile gösterilen- 10 ili kapsamıyor. %10 seviyesinin altına baktığınızda %10’un altındaki Hayır oylarının kendi aralarında bir grup oluşturduğunu görebilirsiniz. Evet oyları nispeten homojen bir dağılım gösterse de Hayır demeyi aklının ucundan bile geçirmeyen bir nüfusa ev sahipliği yapan iller var Türkiye’de. Bu not almaya değer bir şey. Bununla beraber üç il haricinde Türkiye’de %20’den daha az evet denmiş olan bir il olmaması da dikkat çekici.

Yukarıdaki grafiği tek başına değerlendirdikten sonra aşağıdaki grafiği de işin içine katıp ikisini birlikte değerlendirmek faydalı olabilir:

Üstteki figür kendinden önceki figür ile aynı. Tek farkı, bu kez X eksenindeki verilerin mavi daireler ile ifade edilen illerdeki seçmenlerin yüzde oranları değil, evet / hayır oyu vermiş olan ve referanduma katılmamış olan seçmenlerin gerçek sayıları var. Karışıklığa yol açmaması ve neler döndüğünü daha net görebilmemiz için logaritmik ölçek kullandım. Yani X eksenindeki aralıklar eşit de olsa, her bir yatay çizgi bir öncekinin on katına denk geliyor (böylece seçmen sayısı çok düşük olan iller ile çok yüksek olan iller birbirlerinden çok çok uzakta görünmüyorlar). X eksenindeki 105 çizgisi yüzbin, 106 çizgisi de milyon barajını gösteriyor.

Bu figürü önceki figürle karşılaştırınca Hayır oylarının büyük illerden çıktığını anlıyoruz. Çünkü yüzdelerin yer aldığı figürde Evet oyları ile Hayır oylarının il genelindeki oranlarının medyanları arasındaki fark, gerçek sayılar devreye girince azalıyor (fakat yine de büyük fark var). Aranın bu şekilde kapanması, Hayır oylarının çok büyük kısmının Türkiye’nin nüfus yoğunluğu yüksek olan illerinden geldiği anlamına geldiği söylenebilir. Bununla beraber dikkat çekici bir diğer nokta ise boykot edenler ile hayır oylarının sayılarının arasında evet – hayır arasındaki farktan çok daha az bir farkın olması. Bana kalırsa bu figür, ülkenin referanduma olan reaksiyonunu sadece evet ve hayır oylarından ibaret bir şekilde değerlendirmenin, haritaları evet ve hayırlara göre boyamanın çok iyi bir fikir olmadığını bir kez daha gösteriyor.

***

Oyların yüzdelik dağılımlarına göre tüm illeri değerlendirince ortaya şu tür bir dağılım çıkıyor (teknik kişiler için not: oy yüzdelerinden üç boyutlu vektörler hazırlayıp kümeleme için maximum linkage hierarchical clustering algoritması kullandım):

Figür biraz büyük olduğu için yeni pencerede açıp incelemeniz gerekecek. Bu tepesinde dendrogram olan bir heatmap (sıcaklık haritası); biraz karışık gibi görünse de anlaması ve okuması kolay bir veri ifade şekli. Bir dikdörtgenin içerisindeki renk çok kırmızı olunca ona tekabül eden yüzde %0’a, çok yeşil olunca ise %100’e yaklaşıyor diye düşünün. Yeşil > Siyah > Kırmızı gibi bir renk skalası hayal edin. Renklere bakarak “Hakkari ve Şırnakta boykot edenler çokmuş, Muş’ta neredeyse kimse Hayır dememiş, Muş’ta Evet diyenler ve boykot edenler kafa kafaya gitmişler, tersine, Zongultak’ta oylamaya katılım çok yüksek imiş fakat bu sefer Evet ile Hayır neredeyse birbirine eşit oy almış” şeklinde okuyor, yukarıda illerin seçmen kompozisyonu bağlamında birbirlerine olan benzerliklerini gösteren ağaç yapısına bakarak ise “Tunceli ne ise Karabük tam tersi imiş, Ardahan ile İstanbul çok benzer seçmen profillerine sahipmiş” şeklinde okuyorsunuz. Örneğin bir önceki figürde marjinal kalan on il hangi iller diye merak ettiyseniz bu figürün “boykot” satırının en yeşil olduğu yerdeki grubu bulmaya çalışabilirsiniz. “Ezici Evet“, “Ezici Hayır” şeklindeki mantıksal grupları figürün anlaşılmasını kolaylaştırması ümidi ile ekledim, onları benim kişisel yorum olarak görebilir ve dikkate almayabilirsiniz. Bununla beraber bu figür incelenmesi ve üzerine kafa yorulması gereken figür.

***

Daha sonra illeri 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde kazanan partiler ile ilişkilendirip sonuçları bir de o perspektiften değerlendirmek istedim. 2009 yerel seçim sonuçlarına göre illerin partilere dağılımı şu şekilde oldu:

Aşağıdaki figür ise yukarıdaki bilgiyi de kullanarak, illerin Shannon çeşitlilik indeksine göre dağılımını gösteriyor (ref). Bazılarınıza başta biraz karışık gelebilir, fakat aşağıdaki açıklama doğrultusunda üzerinde düşünürseniz anlaşılmayacak bir şey yok aslında.

Figürdeki her bir daire yine bir ile karşılık geliyor. Dairelerin pozisyonları da 2009 yerel seçimlerinde oy verdikleri partiye göre bu illerin referandumda verdikleri oyların çeşitlilik dağılımını ifade ediyor (soldaki rakamlar çeşitlilik endeksi (diversity index), altta da parti isimleri var). Eğer bir ildeki evet demiş olan, hayır demiş olan ve boykot etmiş olan seçmenlerin yüzdeleri birbirine yakın ise, o ilin çeşitliliği yüksek oluyor ve ili ifade eden daire figür içerisinde daha yukarıda belirliyor. Eğer bir ilde herhangi bir kitle (evetçiler, hayırcılar ya da boykotçular) tek başına baskın ise, o ildeki çeşitlilik az oluyor, dolayısıyla ili ifade eden daire figür içerisinde aşağılarda beliriyor. Bu figürde illerin evet mi, hayır mı dediğini yoksa boykotçuların mı sayıca üstün olduğunu bilmiyoruz. Fakat illerin yanında beliren kutucuklara bakarak, ilin verdiği oya dair ne kadar ciddi bir fikir birliğine sahip olduğunu görüyoruz, ve bu da bence epey önemli, fakat ana akım medyada kimsenin dikkat etmeyeceği bir parametre. Bu bilgiler ışığında figürün bize en ciddi fikir birliği ve kararlılığın geçen seçimde DTP’ye oy vermiş olan iller arasında olduğunu gösterdiğini söyleyebiliriz; DTP’ye oy veren illerin seçmenleri, -bu seçimde neye oy verdiklerini bu figürden yola çıkarak söyleyemesek de- aynı yönde hareket etmişler. Yine figürden çıkan bir bilgi, geçen seçimde CHP’nin kazandığı illerin seçmenlerinin en muallakta kalmış olanlar olduğu. Bir diğer deyişle bu referandumda Evet veya Hayır oyu veren ve bu referandumu boykot edenlerin yüzdelerinin birbirine en yakın olduğu iller, geçen seçim CHP’ye oy verenlerin çoğunlukla olduğu iller. 2009 seçimlerinde MHP’ye oy verenler de CHP ile benzer bir endekse sahip. AKP’nin geçen yerel seçimlerdeki seçmen kitlesi ise 2009 yerel seçimlerinin CHP ve MHP seçmenlerine göre daha tutarlı görünüyor.

***

Aşağıdaki figür de bu illerdeki seçmenlerin evet / hayır ve boykot oranları dağılımını açıklıyor:

Bu figürü oluşturan rakamların anlattığı hikayelerden bir tanesi 2009 yerel seçimlerinde CHP, AKP ve MHP’nin kazandığı illerdeki seçmenlerin referanduma katılım oranlarının çok benzer olduğu, bununla beraber geçen seçimde DTP’nin kazandığı illerin seçmenlerinin çok ciddi bir kısmının referandumu boykot ettiği. 2009 yerel seçimlerinde AKP’nin kazandığı illerin bu referandumda çok yüksek oranda evet dediği, CHP’nin kazandığı illerin ise yüksek oranda hayır dediğini görmek sürpriz değil. Bununla beraber CHP illerinin evet ve hayır seçim ortalamaları arasındaki varyasyon %20, MHP için %10’un altında iken AKP seçmeni için bu oran %30’un biraz üzerinde. Buradan yola çıkarak söylenebilecek şeylerden birisi AKP illerinin seçmen profilinin CHP ve MHP’nin illerine nazaran daha pür olduğu olabilir. Zaten bu da çeşitlilik grafiğini doğrular nitelikte. Eğer bu referandum gelecek seçimler için bir prova idiyse, CHP’nin buradan çıkarması gereken ders şu anda sahip olduğu illerin bir kısmını kaybetmesinin çok olası olduğu. Aynı şey MHP için de geçerli.

Aşağıdaki figür yukarıdaki figürün oy oranları yerine gerçek seçmen sayıları ile logaritmik skalada hazırlanmış olanı:

Trendlerin çok fazla değişmiyor. Logaritmik skalanın kafanızı karıştırmasına müsaade etmeyin; medyanlar arasındaik farklar küçük gibi görünse de skala doğrusal bir şekilde değil, onar onar artıyor.

Bu figür Shannon çeşitliliği figürü ile örtüşüyor. 2009 yerel seçimlerinde CHP’nin üstünlük gösterdiği illerden çıkan evet oyları ile, AKP’nin üstünlük gösterdiği illerden çıkan evet oylarının medyanları birbirine çok yakın. Hayır sütununda CHP’ye ait illerden çıkmış hayır oyları aniden artmayıp seviyesini korumasına rağmen 2009 yerel seçimlerinde AKP’nin kazandığı illerde hayır oylarının sayıları aniden düşüyor ve bu bağlamda istikrarlı bir duruş sergiliyorlar. AKP’nin seçmeni ile aynı frekansta olma konusunda CHP ve MHP’den daha başarılı olduğunu söylemek mümkün olabilir. Bu referandumu gelecek seçimlerin provası olarak değerlendirmek isteyenlerin bu durumu göz önünde bulundurmalıları faydalı olabilir.

***

Son olarak size referandumdaki kompozisyonu bağlamında birbirine çok benzeyen üç grup göstermek istiyorum. Yine büyük olduğu için yeni pencerede izlemeniz gerekecek:

İlk sütun seçmenlerinin çoğunluğu bu referanduma evet diyen, ikinci sütun seçmenlerinin çoğunluğu hayır diyen, üçüncü sütun da seçmenlerinin çoğunluğu referandumu boykot eden illerin birbiri ile ilişkisini ve benzerliklerini gösteriyor.

Türkiye’de, birbirine bu kadar benzeyip kümeler oluşturan ve fakat aynı zamanda diğer kümelerden oldukça farklı olan iller var (Van’ın Mardin ile benzerliği, Kastamonu’nun Karabük ile benzerliği, Edirne ile Kırklareli’nin benzerliği ve bu üç grubun birbirinden ne kadar farklı oluşu).

Bu illerin birçoğunun coğrafi olarak da, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak da yakın olması elbette bir rastlantı değil.

Bu yazıyı okuyan birisi olarak yüksek olasılıkla kendinizi bu sütunlardan birisine yakın buluyorsunuz. Bu figürlerden görmenizi dilediğim tek şey sizin sütununuz dışında kalan sütunların birbirlerine benzerlik anlamında kendi içlerindeki tutarlılıklarının bir rastlantı olmadığını bir kez daha görmeniz.

Bu illerin her biri bu ülkenin bir parçası, ve size inanılmaz gelse de ait hissettiğiniz sütunda yer almayan illerde yaşayan insanların hiçbirisi, aslında sandığınız kadar haksız değil.

Gelinen nokta itibarı ile insanlar görmekte çok zorlanıyorlar, fkat bu sütunlar birbirlerine siyasi partilere ve siyasi görüşlere yakın olduklarından daha yakınlar. Çünkü rakamlarla anlatmak mümkün olmasa da, onlar “halk“. Hepsinin ortak özlemi de onurlu, huzurlu bir yaşam. Bu gerçeği samimiyetle idrak ve kabul etmek başka, huzurun herkes için nasıl tesis edileceğini aramaya başlamak başka iki problem. İlki olmadan ikincisi mümkün değil; düşüncelerini, halkın kutuplarından beslenen medyanın ve siyasilerin oyuncağı etmeyen bir çoğunluğa kavuşmadan ise ilki mümkün değil.