Söz Flaşlardan Açılmışken…
Hazır söz flaşlardan açılmışken, bu gün sevgili İstem’in doğum günü idi. Büyük bir kısmınızın “İstem kim?” diye sorduğunu, nispeten küçük bir kısmınızın “İstem’in doğum gününün flaş ile ne ilgisi var?” diye merak ettiğini, bu yazıyı okuyanların aşağı yukarı %0.27’ninin ise “aaa bu gün benim de doğum günümdü!” diyor olabileceğini az çok kestirebiliyorum. Merak buyurmayınız. Hepinize sıra gelecek.
Fakat en önce siz fotoğraf insanlarını bu gün denk geldiğim harika bir çalışmadan haberdar etmek istiyorum. New York’taki bir fotoğraf ajası olan Redux Pictures, bünyesindeki fotoğrafçıları tanıtan küçük videocuklar hazırlamış. Her biri makul bir uzunlukta olan bu videolarda ajansın fotoğrafçıları fotoğrafa dair bakış açılarını, neleri fotoğrafladıklarını, neleri fotoğraflamak istediklerini anlatıyor, fotoğraf üzerine düşüncelerini fotoğrafları eşliğinde paylaşıyorlar. Çok hoşuma gitti. Tam da Jiro Ose’nin videosunu izlerken bu videoların sizin de hoşunuza gidebileceğini düşündüm. Redux Pictures’ın kanalı burası: http://vimeo.com/reduxpictures
Bu arada bu gün Turkish Journal‘da sayın Işıl Öz’ün kaleminden bir röportajım yayınlandı. Kendisi ile aramızda geçen söyleşinin tamamını merak ediyorsanız metnin tamamına buradan ulaşabilirsiniz (ama röportajın başlığını görünce gülmek, “aa biz onu tanıyoz, sakin makin bi adamdır Meren” demek yok): Fotoğrafta asi duruş: A. Murat Eren (başlığı ilk gördüğümde “o başlıktaki ‘asi’ kelimesini ‘seksi’ ya da ‘bikinili’ olarak değiştirmeye sıcak bakar mıydınız? çok hit alır hem?” diye sormak geçti içimden, fakat daha sonra bu konuda Işıl Öz’ün edindiği izlenime saygı göstermemin en doğrusu olacağına karar verdim (çok efendi bir asiymişim meğersem)).
Peki. Sıra geldi “İstem kim?“, “onun doğum gününün flaş ile ne ilgisi var?” ve “aaa bu gün benim de doğum günümdü!” diyenlere.
“İstem kim?” diyenler: Aslında İstem Hanım’ın kim olduğunu öğrenmenizin benim bu mevzuyu götürmeye çalıştığım noktaya yaklaşmamız açısından neredeyse hiçbir katkısı olmayacak. Fakat çok geniş bir kitle olduğunuzu tahmin ettiğim için sizi görmezden gelmiş olmak istemedim. Kendisi Evrim Çalışkanları‘ndan, çok sevdiğimiz bir şahsiyet olup, Barhal dönüşü bizi geçirmeye hava limanına simit, poğaça ve dergiler ile geldiğinde çektiğim fotoğrafı ile aslında belki sizin de tanıyor olabileceğiniz bir simadır.
“İstem’in doğum gününün flaşlar ile ne ilgisi var?“: Bunun yanıtı şimdi anlatacağım hikaye ve az sonra izleyeceğiniz video içerisinde gizli. Olay şu: Bundan bir zaman evvel Uygar Bey, zevcesi olan İstem Hanım’a, yaklaşmakta olan doğum günü vesilesiyle bir hediye almak ister. Fakat almak istediği hediyeler Türkiye’de satılmamaktadır. Kendisi çaresiz, Meren ve Duygu çiftine danışır. “Acaba hediyeleri alıp sizin adresinize göndersem, siz onlar elinize geçince bana gönderir misiniz” diye sorar. Olumlu yanıtın ardından Ayşe Tatile Çıksın denir, hediyeler bize ulaşır. Fakat bir problem vardır. Hediyelerin İstem Hanım’ın eline vaktinde geçmesi neredeyse imkânsızdır. Biz göndereceğizdir, lâkin hediyeler çok yüksek olasılıkla İstem Hanım’ın doğum gününden sonra oraya varacaktırlar. O sırada Duygu Hanım problemi çözmek amacı ile “biz hediyeleri göndermeden önce onların fotoğraflarını çekelim, İstem’e doğum gününde en azından onlar gösterilir, pek güzel olur” der. Uyar Bey incelik gösterip bu kaziyeyi yerinde bulunca fotoğrafları çekme işi de elbette Meren kulunuza düşer. Fotoğraflar çekilir, aşağıdaki video hazırlanıp Uygar Bey’e vakti gelince İstem Hanım’a izletmesi için gönderilir. Bu sayede İstem Hanım eline henüz geçmemiş olan hediyelerden, Uygar Bey siparişleri geç vermiş olsa da durumu kurtarmış olmaktan, Meren Bey ise küçücük flaşlarının ortaya koyduğu harika performanstan ötürü ziyadesiyle memnundur.
Video öncesi not: Fotoğraf makinesinin üzerindeki flaş tavandan sektiriliyor (bounce ediyoruz yani), ayrıca ön kısmına takılan kart ile flaşın sadece yukarıyı aydınlatması sağlanıyor (böylece fotonlar sadece yukarıdan, bir yaz yağmuru gibi sakin bir şekilde yağıyorlar), sağ tarafta ise üzerinde SB-600 takılı bir şemsiye var (fotonlar elektrikli bir fanın üflediği hava misali üzerimize düşüyorlar), fotoğraf makinesi üç-ayağın üzerinde olduğu fotoğrafların her birisi aynı perspektiften çekebiliyor:
“Aaa bu gün benim de doğum günümdü!” diyenler: %0.27 başka durumlarda hayrını pek göremeyeceğiniz kadar düşük bir dilim olduğu için ve kendimi hep bir şekilde çoğunlukların karşısında bulduğum için bu gün sizin yanınızda, doğum günü bu gün olmayan çoğunluğa karşı savaşasım var. Bu yürekliliğimin bir nişanı olarak benimle önümüzdeki 3 gün içerisinde e-posta yoluyla bağlantıya geçen ve 17 Ocak’ta doğduğunu ispatlayan ilk kişiye, pigment temelli mürekkepler ile bambu kağıdına basılmış 4″x6″ ebatlarındaki bir fotoğrafımı çerçeveleyip hediye olarak göndereceğim. Son kararımdır (21 Ocak’ta gelen güncelleme: 3 gün çerisinde sadece bir kişi “aa 17 Ocak benim de doğum günümdü!” diye geldi, ama ispatlayamadı; fotoğraf da bana kaldı).